expr:class='"loading" + data:blog.mobileClass'>

Takip Edin...

13 Temmuz 2015 Pazartesi

1777 'den bu güne 489 Bayramdır Ali Muhittin Hacı Bekir

  
 Bazı anlar vardır ki asla unutulmaz ve bazı anılar vardır ki hem hafızlarda , hem damaklarda her dem ilk günki gibi taze hissedilir ve  hatırlanır…  Bloggerlarpaylaşıyor.com'un kurucusu Sevgili Şafak ve Editörü  Sevgili Nihan'dan almış olduğum nazik davet üzere çocukluk anılarımın dem vurduğu çifte kavrulmuş lokumundan , akide şekerine , badem ezmesinden badem şekerine , limonatasından , kurabiyelerine neredeyse hemen her lezzetinin bende  ayrı bir yerinin olduğu ve farklı hisler uyandırdığı Ali Muhittin Hacı Bekir Efendi dile kolay 238 yıldır bizlerin damaklarında ve anılarında apayrı bir yeri varolan bir müessesede gerçekleşecek olan iftar davetini tereddütsüz kabul ettim .  

 Biliyordum ki bendeki yeri önemi farklı olan bir ortamda huzur ve mutlulukla geçmişe dair keyifli mi keyifli bir yolculuk gerçekleşecekti…Nihayetinde öyle de oldu .



  Ali Muhiddin Hacı Bekir yılların verdiği çalışmalar sonucu elde ettikleri başarılı reçetelerini 1777 yılından bugüne değin aynı tad ve kalitede olması ,başarılarının ve müessesenin devamlılığının en büyük sırrı olsa gerek.



 238 yıllık gerçek hikâye 1777 yılında Bahcekapı 'da küçük bir dükkanda başlar.Bizler için hazırlanmış olan iftar daveti için Beyoğlu'nda bulunan mekâna vardığım anda tüm samimiyetiyle Sevgili Hande hanım karşıladı bizleri ve keyifli bir sohbet başladı.


  Tüm sevgili blogcanlar mekana ulaştıklarında birbirinden güzel tadlara sahip ürünleri inceleyip fotoğraflarını çektikten sonra iftar vakti gelip çattığında limonata , demirhindi şurubu ve vişne suyu ile açılışı yaptık abartısız direk çoculuğuma vardım o an itibariyle ben o ortamdan kopmuş ve anılarımda yer alan kah güzel günler , kâh kayıplarım ve aramızda olmayışlarının gereği yüreğimde hissettiğim sızı ile birlikte anılarda dolandım durdum ve hemen ardından nefis bir çorba ile başlangıç yaptım ardından ana yemeğimizi yedik ve birbirinden hoş tadlara sahip reçeller  ikram edilen çeşit çeşit  tatlılar ile geceyi sonlardırdık.


  Sevgili Hande Hanım bunca güzel lezzetlerin, tatlıların ardından kendi elleriyle şerbet ve lokum çeşitlerinden de sundu bize ve tanıştığımız an bahsettiğim çiftekavrulmuş aşkımı unutmamış olacak ki bana siz çifte kavrulmuş almayı tercih edersiniz dedi ve beni bu ufak ayrıntıyı unutmamış olmasıyla ihya etti. Anlayın ki müşteri yada davetlilerine ne kadar önem ve özen gösteriyorlar.Tıpkı işlerine olan saygı ve verdikleri önem gibi.. 



 Bizler bu keyifli ve güzel geçen iftar akşamında , dört farklı asır ve beş kıtanın damaklarında dolaşan bir şekercilik ekolü Ali Muhittin Hacı Bekir 'in 5.kuşak torunu Sayın Hande Celalyan ile Osmanlı Sarayları 1.rütbe olan Şekercibaşı ünvanıyla nam salan Hacı Bekir'in günümüze kadar gelen meşhur lokum üretim sürecinin anlatıldığı davetde , maziye doğru hoş bir lezzet yolculuğu yaptık 


 Belki büyük çoğunluğunuz biliyordur ama bizler bu lezzete de aşinaydık efendim .Fondan ( çevirme )  soğuk su içersinde kaşıkla ikram edilirdi , fondan'dan arzu ettiğiniz miktarda kaşığınızın ucuyla alıp atıverirdiniz ağzınıza ve damağınızda damla sakızlı tatlı mı tatlı bir lezzet bırakırverirdi ardından soğuk suyundan yudumlardınız


 Efendim hemen hepimizin gönüllerinde taht kuran Ali Muhittin Hacı Bekir Efendi 'nin benim hafızalarımdaki bir diğer önemli unsurda çocukluğumdaki bayram öncesinde Bahçekapı Şubesi önünde uzayıp giden kuyruklar hatırıma gelir eee istersen bekleme rahmetli anneannemin ve annemin istekleri olurdu malum rahmetli dedeciğimle muhabbet ede ede mutlu sona ulaşırdık .Ahhh ahhh nerede o eski bayramlar derlerdi ya hani bu serzenişi şimdi bizler edecek hale geldik ya neyse

Fazla uzatmadan sizlerle 238 yıllık gerçek hikayeye dair bilgileri de aktarmak istiyorum …

 Kastamonu'nun Araç ilçesinden İstanbul'a gelerek 1777 yılında Bahçekapı Semti’nde açtığı küçük şekerci dükkanında, lokum, akide vb. şekerlemeleri bizzat imal edip satmaya başlayan ve daha sonra 1817-1820 yılları arasında hac görevini yerine getirmesiyle Hacı Bekir olarak anılacak olan, Şekerci Hacı Bekir Efendi, bugün dört farklı asır ve beş kıtanın damaklarında dolaşan bir maziye sahiptir.
cid image001 jpg01CF451FDükkanın eski halinin cepheden görünümü
Türkiye'de 16. yy'da başlayan şekerleme imalatında tatlandırıcı olarak bal ile pekmez, su bağlayıcı, doku yapıcı olarak da un kullanılmaktaydı. 19. yy başlarında Avrupa'da kurulan rafinerilerde üretilen şekerin, o günlerin ismiyle "Kelle şekeri" olarak Türkiye'ye gelmesiyle, Şekerci Hacı Bekir, bu şekeri havanlarda dövüp eriterek, gül, tarçın, sakız, portakal limon ilavesi ile farklı tat ve renklerde akideler üretmeye başladı.
Ayrıca 1811'de Alman bilim adamı Kirehhoiff tarafından bulunan nişastayı un yerine kullanarak, şeker ve nişasta bileşimi ile bugün sofralarımızdaki yeri doldurulamayan, yabancı dünyanın kıvamını, tadını taklit edemediği lokumu yarattı, üretim ve terbiyeciliğini gerçekleştirdi. öyle ki, onun yarattığı Türk lokum kıvamını taklit çabaları batıda jel şekerlerin icadına vesile oldu.
Bizzat kendi eliyle yaptığı imalat ve hassas çalışmalarıyla Türk şekerleme ve lokum çeşitlerini geliştiren Hacı Bekir Efendi, bundan başka, sallama kazanlarda yapılan badem şekeri, haşlanmış bademlerin soyulup havanlarda dövülerek şeker ve şeker şerbeti ile yoğrulup, şekillendirilen çeşitli badem ezmeleri ile günümüze kadar ulaşan efsanevi ilgi ve şöhreti kazandı.
Hacı Bekir Efendi'nin akide ve lokumlarının ünü Osmanlı Sarayına ulaşınca, modern Osmanlı'nın kurucusu yenilikçi Padişah II. Mahmud tarafından Nişan-ı Ali Osmani'nin 1. Rütbe Nişanı ile sarayın Şekercibaşı’lığına layık görüldü ve sarayın şekerlemeleri Hacı Bekir Efendi imalathanesinden alınmaya başlandı.
İstanbul’da bunlar olurken İngiltere’de ilginç bir olay yaşandığı söylenir. Hacı Bekir Efendi’nin İngiliz müşterilerinden bir gezgin, beraberinde götürdüğü lokumları ülkesinde kendi takmış olduğu ad ile ikram etmekteydi. "Turkish Delight’’ Lokum, o günden bugüne İngilizce konuşulan memleketler ve dünya genelinde "Turkish Delight", Fransa ve Balkanlar'da ise "Lokoum" olarak bilinmektedir.
Türk-Osmanlı toplumu ve tarihinin bir parçası halinde, kültür ve geleneğimize yerleşen Hacı Bekir, bilhassa zamanın yaşam tarzını belgeleyen roman ve yazılarda da yer almış, 19. ve 20. yüzyıl başlarındaki İstanbul mozaiğinin parçaları olan yabancı sanatkarlar tarafından kaleme alınmış, hatta dönemin ünlü ressamlarından Malta'lı Amadeo Preziosi fırçasıyla resmedilmiştir. Zamanın yaşamını ve Hacı Bekir Efendi'yi resmeden ve orijinali Paris Louvre Sanat Müzesi'nde bulunan 43x58 cm boyutlarındaki suluboya tablonun litografik reprodüksiyonu 214 numara ile Topkapı Sarayı'nda sergilenmektedir.

mehmed-muhiddin-nisanliHacı Bekir Efendi'nin vefatını takiben, önce oğlu Mehmed Muhiddin Efendi ve O'nun da vefatıyla torunu Ali Muhiddin Hacı Bekir işleri devraldı. Aynı prensip, yetenek ve meslek aşkıyla işi devam ettirmeleriyle sarayın Şekercibaşı’lık ünvanı da onlarla beraber babadan oğula devam etti.
Mehmed Muhiddin Efendi, saray tarafından 1873 yılında Avusturya-Macaristan imparatoru I.Franz Joseph himayesinde Viyana'da düzenlenen fuarda Osmanlı şekerlemelerini tanıtmakla görevlendirildi ve fuar komisyonu tarafından verilen gümüş madalya ile döndü. Bu fuarda tüm batılı ülke katılımcılarının birer marka kullandığını gözlemleyen Mehmed Muhiddin Efendi yurda dönüşünde, kazandığı gümüş madalya ile Osmanlı'nın ve firmasının ilk markasını oluşturdu.
Daha sonra 1888 yılında Alman imparatoriçesi ve Prusya kraliçesi Augusta himayesinde düzenlenen Köln fuarına katılan şekerleme ustası Mehmed Muhiddin Efendi, 2.gümüş madalyasını kazanarak bu madalya’yı da markasına ilave etti. 1893 yılında Amerika Kıtası keşfinin 400. yıldönümü münasebetiyle Chicago kentinde düzenlenen fuara katılıp, orada ilk lokum üretim ve satışını gerçekleştirirerek lokumun Amerika Kıtası’na tanıtımını sağlayan Mehmet Muhiddin Efendi, sonrasında 1897 Brüksel fuarına katılarak, başarılarına altın madalyalar ekledi.
Mehmed Muhiddin Efendi’nin vefatı sırasında yaşı küçük olan oğlu Ali Muhiddin, annesi Reşide Hanım’ın destek ve yardımıyla işleri yürüttü ve atılımlarını gerçekleştirdi. Ali Muhiddin Bey’in zamanı kurumunun altın çağı oldu. 1906 Fransa - Paris - Nice fuarlarında altın madalyalar kazanıldı, Osmanlı Şekercibaşı’lık ünvanı Ali Muhiddin Bey’e de verildi.
Torun Ali Muhiddin Hacı Bekir dönemiyle beraber Hacı Bekir Müessesesi, devrimizde görülebilen türden uluslararası girişimlere imza atarak bir dünya firması halini aldı. Osmanlı'nın son yıllarına gelinirken 1911'de Ali Muhiddin Bey'e Mısır Sarayı tarafından da Şekercibaşı’lık ünvanı hak görüldü, Mısır'ın büyük iki kenti Kahire ve İskenderiye'de, gönderilen usta ve personel ile Hacı Bekir şubeleri kuruldu.
.
1926 yılına gelindiğinde Büyük Atatürk’ün emirleriyle Karadeniz Gemisi'yle düzenlenen, ülkemiz sanayiini Kuzey Afrika ve Avrupa ülkelerine tanıtmak amaçlı, 90 gün süren ilk yüzer sergiye o tarihteki sınırlı sanayi ürünleriyle birlikte Hacı Bekir firması da katıldı.
Birçok yabancı ülkede temsilcilikleri bulunan firma; lokum, akide çeşitleri, muhtelif ezme ve şekerlemeler ile tahin helvası, acıbadem kurabiyesi, bisküvi, kek, hamur tatlıları imal edip, perakende ve toptan pazarlama ve ihracat yapmaktadır.
Üç neslin ismini taşıyan Ali Muhiddin Hacı Bekir Müessesesi ilerleyiş sürecinde, İstanbul'daki Bahçekapı Merkez mağazasına ilave olarak Karaköy, Galata, Tepebaşı, Pangaltı, Çarşıkapı, Beyoğlu, Parmakkapı, Kadıköy satış şubeleri açılmıştır.
Dünyanın en eski 100 markasından biri olan Şekerci Hacı Bekir, halen Türkiye'nin ilk firması olarak günümüzde Hacı Bekir Sanayi A.Ş.’nde üretilen mamullerini Ali Muhiddin Hacı Bekir Ticaret A.Ş. ‘ne ait 4 dükkan, bir franchise işletmesi ve muhtelif bayiler kanalı ile pazarlamaktadır.
Farklı tatların mucitleri, kültürlerin mimarlarıdır... Kendi tarzını bir rahiya halinde bir milli kültüre harmanlayıp kazandırmış Hacı Bekir Efendi, zenaati sanata çeviren yaratıcı yeteneğiyle ancak evrimlere sığdırılabilen bir atılımı kendi kısa mazisine sığdırarak, ardında İstanbul Mutfağı’na bir şeker bahçesi ve dünya mirası bıraktı. Orta oyunlarının, karagözlerin, manilerin söyleştiği evvel zaman İstanbul’unun sokaklarından birinde mütevazı dükkanında iş başı yaptığında, acaba vizyonunun yüzyıllar sonrasına erişeceğini; dünyanın dört köşesine yayılacağını; mutfak sanatlarında yeni bir çığır açacağını tahmin eder miydi bilinmez. Ama bizler için köklü Kültür zenginliğimizin dünyadaki gelişmelere kavuşunca vücut bulan güçlü gelişimini ve neler ortaya koyabildiğini yegane örneğiyle gösteren, usta Hacı Bekir Efendi’nin ve Hacı Bekir zadelerin mazisi kıvanç kaynağımızdır.
Şekerlemenin tarih kokusunu ciğerlerine çekmek ve tabiatın şekere ince insan sanatıyla aksediş hikayesini damaklarında duymak isteyenlere kapılarımız her zaman açık olacaktır… diyor Hacı Bekir İnternet sitesindeki Tarihçesinde …
Her şey değişir, zaman da mekan da değişir ama çocukluk gözlemleri , çocukluk mutlulukları asla değişmez
Bayram sevinçtir ,kutlama , kucaklaşma bir olmaktır
Bayram ;lokumdur ,badem şekeridir ,akidedir
Bayram Hacı Bekir'dir ,kuşaktan kuşağa çocukluk hazinemizi taşıyan 489 Bayramdır Beraberiz...Umarım ki uzun yıllar daha lezzetinden ,kalitesinden ödün vermeden bana tıpkı bu akşam ki gibi çocukluğumun o güzel lezzetlerini tadımlamak her daim nasip olur.Damakta hissedilen tadın önemi anlatılmaz yaşanır ve maziye doğru yol aldırır 

Bizleri çocukluk anılarımızda kokusuyla ,dokusuyla ve lezzetiyle bir arada bulunmamıza vesile olan Sevgili Hande Hanım'a,  bu güzel atmosferde özel ve anlamlı iftarda buluşmak adına bu geceyi organize eden Şafağın Dünyası blogunun sahibesi Sevgili Şafak ve Şans Böceği Blogunun sahibesi Nihan'a Sonsuz teşekkürlerimi gönderiyor ve saygılar sunuyorum ayrıca herbirimiz için özel olarak hazırlanan o hoş magnetler yüzlerimizde hoş bir tebessüm oluşturmakla kalmayıp  güzel bir hatıra oldu…  

Güzel gecenin sonunda tüm katılımcılara Bayram Lokumdur sloganıyla dillere pelesenk damaklara hoş bir tad bırakan hediyelik lokumlarıyla uğurladılar anılarda hoş bir eda bıraktılar bu güzel jestleri ,ilgileri ve hoş muhabbetleri için sonsuz teşekkürler

Sizlerde lokum tadında bir bayramı sevdiklerinizle bir arada nefis lokumlar eşliğinde geçirmek isterseniz şayet Beyoğlu , Eminönü ve Kadıköy'de bulunan satış mağazalarından yada Hacıbekir.com.tr  internet sitesinden birbirinden nefis lezzetleri satın alabilirsiniz…


Bir başka keyifli etkinlik yazımda daha buluşmak dileğiyle …
Hoşça ,sağlıkla ve mutlulukla kalın…
Sevgilerimle…

4 yorum:

  1. Emelcimcanım seninle olmak çok keyifliydi. Yine görüşmek ümidiyle
    sevgiler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim tatlım…
      Bende müthiş keyif aldım…
      Sevgilerimle …

      Sil
  2. cnm ellerine,yüreğine sağlık..iyi ki geldin:D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim tatlım …
      Nihayet seninle tanışabildik sonunda ,büyük keyif aldım…
      Sevgiler…

      Sil

Güzel yorumlarınızı ve eleştirilerinizi benimle paylaşırsanız sevinirim...
Bıraktığınız yorumlar için şimdiden teşekkürler...Sevgi ve saygılarımla...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...